Mini Gastrik Bypass Ameliyatının Uzun Dönem Sonuçları Nelerdir?

Bariyatrik cerrahinin, hangi türünün yapıldığına bakılmaksızın, kilo kaybı ve kiloyla ilişkili yandaş hastalıkların gerilemesi yönlerinden en etkili tedavi yöntemi olduğu kanıtlanmıştır. Mini gastrik bypass (MGB ya da diğer kısaltması OAGB), son zamanlarda popülarite kazanmaya başlamıştır. Tüm dünyada en sık yapılan üçüncü sıradaki ameliyat yöntemi olmayı başarmıştır. Son yıllarda bu ameliyatın uzun dönem sonuçları yayınlanmaya başladı. Hatta bazı çalışmalar, bu ameliyatın tüp mide ve klasik mide bypass ameliyatına olan üstünlüklerini de ortaya koymaktadır. Zaten bu sebepten dolayı da IFSO (International Federation for Surgery of Obesity and Metabolic Disorders) tarafından 2018 yılında tek başına bir bariyatrik ve metabolik cerrahi yöntemi olarak kabul edilmiştir.

Bu ameliyat yönteminden sonraki 10 yıllık takipte hastaların %43’ü fazla kilolarının ancak %75’ini verebilmişler, %29’u ise fazla kilolarının %50’den daha azını vermişlerdir. Ortalama kilo kaybı ise %33 olarak belirlenmiştir. Tip 2 DM (şeker hastalığı) olan hastaların %90’ı ağızdan şeker ilacı almayı bırakmış, %85’i tansiyon ilaçlarının dozunu azaltmış ya da ilaç almayı bırakmış, uyku apnesi olan hastaların %90’ı CPAP (uykuda basınçlı oksijen veren cihaz) kullanımını bırakmıştır.

Teknik olarak Treitz ligamentinden yaklaşık 200 cm lik uzaklıktan yapılan mide ve bağırsak anastomozunun güvenli olduğu yıllar içinde belirlenmiştir. Çünkü bu mesafeden anastomoz yapıldığında, malabsorpsiyon (emilim bozukluğu) ve malnütrisyon (beslenme bozukluğu) daha az görülmektedir. Ama ne yazık ki, 200 cm’den yapıldığında bile %2.3 ila %21.4 oranlarında beslenme bozukluğuyla karşılaşılmaktadır.

Diğer bir sıkıntı ise “alkalen reflü” olarak bilinen “safra reflüsü”dür. Ilımlı bazı çalışmalarda ifade edilen safra reflüsü oranı %10 civarındadır. Önemi ise; safra reflüsünü tedavi etmenin asit reflüsünü tedavi etmekten daha zor olmasından ve kansere sebep olma riskini taşıyor olmasından ileri gelmektedir. Tedavisinde öncelikle ilaç tedavisi, diyetisyen görüşmeleri ve yiyecek alışkanlığının tekrar düzenlenmesidir. Genelde orta düzeyde tedaviye cevap veren bu durumun kesin tedavisi ikinci bir ameliyat yapılmasıdır.

Başka bir komplikasyon ise ameliyat sonrasında “marjinal ülser” gelişimidir. Yaklaşık oranı bazı çalışmalarda %5 civarında olup bunların %31’i cerrahi ya da endoskopik olarak müdahale gerektirmektedir. Klasik gastrik bypasstan yaklaşık 2 yıl sonra bu oran %6.28 ila %10.8 arasında değişmekle birlikte sigara içenlerde bu oran %17 daha fazla olmaktadır.

Ameliyat olmadan önce sonuçları titizlikle değerlendirin!

MGB ameliyatı yapılması düşünülüyorsa mutlaka hasta çok iyi değerlendirilerek bu sonuçların kendisiyle paylaşılması gerekmektedir.

Daha fazla bilgi için : www.huseyinsinan.com

Obesity Surgery (2021) 31:3468-3475

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir